Psikoloji dünyasıyla az çok ilgili olanların eminim ki aşina olduğu kavramlardan biri de bağlanma biçimleridir. Hangi bağlanma biçimine sahip olduğunuz başta romantik ilişkileriniz olmak üzere kurduğunuz tüm ilişkilerde önemli bir belirleyicidir; şimdi bu yazıda bağlanma biçimlerine daha yakından bakacağız. Devamı için tıklayın.
Ergenlikteki en önemli seçimlerden biridir üniversite seçimi. Çünkü üniversite sadece okunacak yeni bir okul değil; uzun yıllar boyunca içinde bulunacağınız ortam, çevrenizdeki insanlar, dahil olacağınız gruplar, katılacağınız etkinlikler, gerçekleştireceğiniz projeler de demektir. Devamı için tıklayın.
Temel amaç; bir anı ile çalışıldıktan sonra kişide o anıya karşı olumsuz duyguların daha nötr bir hale gelmesidir. Devamı için tıklayın.
Bu yeni yaşam şekliyle beraber stres, kaygı, depresyon vb. sorunlar yaşayabiliyoruz. Bu sorunların elbette ki arka planında biyolojik mekanizmalar var biraz bundan bahsetmek istiyorum. Devamı için tıklayın.
Dumanı üzerinde ızgara etler, çıtır çıtır gözüken atıştırmalıklar, renkleriyle mest eden meyve, sebzeler ve yumuşacık çikolatalı tatlılar… Son zamanların en çok izlenen programlarından biri olan Masterchef Türkiye’de bu tür tablolarla çokça karşılaşıyoruz. Henüz yeni yemek yemiş olmamıza rağmen veya aslında doymuş olduğunuzu bildiğimiz halde böyle bir görüntü karşısında neden acıkıyoruz? Devamı için tıklayın.
Toplumumuzda bir başkasına bağlanmanın özel bir biçimi de evliliktir. İnsanların yakınlarına bağlı olması gerektiği fikri de genellikle evlilikle ilişkilendirilir. Ancak günümüzde her hangi birine iyi giden bir evlilik bilip bilmediğini sorarsanız alaycı bir ifadeyle gözlerini devirerek ya da omuz silkerek yanıt verecektir. Boşanma oranlarına... Devamı için tıklayın.
Örneğin, gece uykularında problem yaşayan bir çocuk, ara sıra kabus görüyorsa, sabah dinç bir şekilde uyanabiliyorsa ve gün içerisinde derslerine katılabiliyorsa, günlük işlevselliğini yerine getirebildiğini düşünürüz. Fakat çocuk, sabah uykusunu alamadan kalkıyor, gün içerisinde dersine odaklanmakta zorlanıyor ve devam edemiyorsa işlevselliği zarar görmüş diyebiliriz. Devamı için tıklayın.
Soruları cevaplandırma tarzı ve ses tonu da çok önemlidir. Bu gibi konularda yetişkinler sorulan sorulara başka anlamlar yükledikleri için utanç duygusu yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla içinde bulundukları duygu durumunu ses tonlarına, mimiklerine yansıtıyorlar ve aslında çocuğa “sen şu anda yanlış birşey soruyorsun bana bir daha böyle şeyler sorma” mesajını vermiş oluyorlar. Bu sebeple bu tarz soruları cevaplandırırken ses tonumuzun ve mimiklerimizin diğer zamanlardan farklı olmamasına özen göstermeliyiz. Devamı için tıklayın.
Gelişen teknolojiye bağlı olarak yeni nesil çocukların oyun ve eğlence anlayışları da değişerek gelişiyor. Televizyona bağımlı, sıkıcı eski hayatların yerini artık bilgiye ve eğlenceye dayalı meraklı bir kuşak alıyor. Çocuklar, tıpkı yetişkinler gibi mobil cihazlar üzerinden bilgiye ulaşmayı, eğlenceli vakit geçirmeyi tercih ediyor. Bazı mobil uygulamalar da bu anlamda onların isteklerine cevap verecek, hem eğitici hem de öğretici nitelikleriyle eğlenirken öğrenmeyi vadediyor. Dolayısıyla, ebeveynler de gönül rahatlığıyla mobil uygulamaların, çocukların eğitiminde pay sahibi olmasına izin veriyorlar. Devamı için tıklayın.
Ve son olarak "Ya saçmalayacağız ya da oyun oynayacağız..." diyerek sizleri Stuart Brown'un "Oyun Eğlenceden Daha Fazlasıdır" başlıklı yazısıyla baş başa bırakıyorum. Devamı için tıklayın.