Farklı bir şehirde
üniversite kazanınca sevinenler ve üzülüp ve endişelenenler…
Ergenlikteki
en önemli seçimlerden biridir üniversite seçimi. Çünkü üniversite sadece
okunacak yeni bir okul değil; uzun yıllar boyunca içinde bulunacağınız ortam,
çevrenizdeki insanlar, dahil olacağınız gruplar, katılacağınız etkinlikler,
gerçekleştireceğiniz projeler de demektir. Seçim yaparken belirleyici çok fazla
unsur vardır. Evet, önce sınavdaki sıralamanıza bakacaksınız; sonra hangi
bölümü okumak istiyorsanız araştırmaya başlayacaksınız. Ailemizle
konuşacaksınız hatta belki tartışacaksınız. Liste böyle şekillenecek ve bir
noktada daralacak. Tercih sonuçlarını bekleyecekseniz ve bir üniversiteyi
kazanıp yerleşeceksiniz. Peki ya kazandığınız üniversite başka bir şehirdeyse?
Bu durumda iki tepki ile
karşılaşıyoruz; yeni bir şehirde tek başına bir yaşam alanı oluşturma fikriyle
mutlu olanlar ve ailesinden, çevresinden ayrılmakta zorluk çekenler, hatta
ayrılmak zorunda kaldığı için üzülüp endişelenenler.
Öğrencinin üniversite için
ailesinden ayrılıp başka bir şehirde yaşayacak olması önemli bir kaygı
tetikleyicisidir. Öğrenci, yeni bir şehre taşındığında sıfırdan bir yaşam
ortamı oluşturmak zorundadır ve bu zaman zaman zorlayıcı olabilir. Daha önce
taşınanların bildiği gibi taşınmak, birçok belirsizliği beraberinde getirmektedir.
Hele bir de farklı bir şehre gidiyorsanız bu belirsizlikler artacaktır.
Belirsizlikle kaygı ise çok yakın arkadaştır. Dolayısıyla bu dönemde kaygılı
hissetmeniz normaldir ve beklenilen bir durumdur. Çünkü farklı bir şehirde
üniversite kazanmak yanında kaygıyı tetikleyen birçok unsur getirmektedir.
Örneğin:
· Aileden ve arkadaşlarından ayrılmak
· Çevresinden ayrılmak
· Bilinmeyen bir ortama girmek
· Yeni bir şehrin kültürüne alışmak
· Yeni bir şehrin iklim ve fiziksel unsurlarına
(ulaşım vb.) alışmak
· Yeni bir ev/yurt ortamına alışmak
· Ekonomik belirsizlikler gibi.
Dilersek listeyi daha da
uzatabiliriz. Fakat gelişimsel olarak da hayatın bir sonraki evresine
geçtiğinizde her zaman sizi bekleyecek yeni bir zorluk olacaktır. Lise yılları
boyunca verdiğiniz emeklerin karşılığını alma vaktine geldiniz. Şartlar
dahilinde bir üniversiteye yerleştiniz; bu üniversite istediğiniz her şeye
uyduğu halde ailenizden ayrılmakta zorlanıyorsanız veya bunu bir türlü
başaramıyorsanız, yoğun bir kaygı hissediyorsanız, ayrılıkla ilgili
kabuslarınız arttıysa ve neredeyse sizi gitmekten vazgeçirecek noktaya
getirdiyse bu kaygı normal kabul edilen sınırları geçmiş olabilir. Bu durumda
yaşadığınız durum ayrılık kaygısı bozukluğunun bir sinyali olabilir.
Ayrılık kaygısı bozukluğu;
kişinin evinden veya bakım verenlerinden (anne-baba-aile) ayrılması veya
ayrılma ihtimali yaratan durumlar karşısında günlük hayatına devam edemeyecek
derecede yoğun, aşırı ve gerçekçi olmayan bir kaygı yaşamasıdır ve psikiyatrik
bir bozukluktur. Bu durum en az 6 aydır devam ediyorsa ve aşağıdaki maddelerden
en az üçü eşlik ediyorsa ayrılık kaygısı bozukluğu yaşamaktasınız ve mutlaka
bir uzmandan destek almalısınız.
Ayrılık Kaygısı Bozukluğu
Belirtileri;
1. Ev
veya önemli bağlanma figüründen (anne, baba, bakım veren) ayrı kaldığında veya
ayrı kalma tehdidi hissettiğinde gerçekçi olmayan aşırı kaygı hissetme.
2. Bağlandığı
kişilerin başına kötü bir şey geleceğine dair sürekli ve yineleyici yoğun kaygı
hissetme.
3. Bağlandığı
kişilerden ayrılmasına neden olacak travmatik bir olay yaşayacağına dair güçlü
bir inanç.
4. Evden
uzaklaşmayı, dışarı çıkmayı istememe ve çıkmak zorunda kaldığı durumlara karşı
direnme.
5. Ev
veya başka ortamlarda yalnız kalamama, bağlandığı önemli kişilerden ayrı
kaldığında yoğun korku ve kaygı yaşama.
6. Ev
dışında yanında önemli bağlanma figürlerinden biri olmadan uyuyamama, uykuya
direnme ve isteksizlik.
7. Tekrarlayan
ayrılık temalı kabuslar görme.
8. Önemli
bağlanma figürlerinden ayrıldığında veya ayrılacak gibi hissettiğinde bedensel
belirtiler (baş ağrısı, karın ağrısı vb.) gösterme.
Ayrılık kaygısı bozukluğu yaşayan
kişiler, sürekli ailesiyle beraber olmak ister, bağlandıkları kişiden ayrılma
düşüncesi karşısında bile yoğun stres ve korku yaşar. Bu kişilerden ayrılmamak
için tüm sorumluluklarını bırakmaya hazırdır. Çoğu zaman bağlandığı kişi
yanında olmadan okula, işe gidemez bir hale gelir.
Taşınma gibi bir yaşam olayı tetikleyicilerden
biridir. Ek olarak çevresel faktörler, travmatik olaylar, anne-baba tutumları
kişileri daha bağımlı hale getirebilir ve ayrılık kaygısı bozukluğuna zemin
hazırlayabilir. Ergenlikten yetişkinliğe
geçiş aşamalarında öğrencinin farklı bir şehirde üniversite kazanmasıyla tetiklenen
ayrılık kaygısı klinikte karşılaştığımız örneklerdedir. Ve bu duruma müdahale
edilmedikçe ayrılık kaygısı yaşayan kişi, gitgide bağlandıkları kişi olmadan
evden hiç ayrılamayacak hatta zamanla hiçbir şey yapamayacak bir hale kadar
ilerlemektedir.
Dolayısıyla eğer ailenizden ve evinizden ayrılmakla ilgili yoğun bir kaygı yaşıyorsanız bir uzmandan destek alabilirsiniz.