Kekemelik, konuşma akıcılığında bozulmalarla karakterize edilen bir konuşma bozukluğudur. Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan bu durum, bireyin iletişim becerilerini ve sosyal etkileşimlerini etkileyebilir. Kekemeliğin kökeninde bir dizi faktör bulunur; bunlar arasında psikolojik nedenler önemli bir yer tutar. Devamı için tıklayın.
Piknikler, fuarlar, festivaller ve sahil boyu eğlenceler arttıkça evde durma süreleri kısalmış. Radyo, televizyon gibi iletişim araçları belli saatlerde mutlaka evde olunması gerektiği alışkanlığını yaratmış. “Haber saatinde evde olmak” ya da “çok sevilen diziyi kaçırmamak” evde kalmak için önemli birer sebep olmuş. Devamı için tıklayın.
Bilgiyi aktarmanın tek yolunun katı bilimsel çerçeveler olmadığını hepimize göstermiş oldu. Kitaplarındaki şiirsel dil, hem kitap isimlerine hem de kapak tasarımlarına yansıdı. Kitabı elinize aldığınızda hissettiğiniz masalsı duygu ve mesela “Hayat” kitabının kapağında adeta “geçip gidiyor” mesajını verir gibi duran göçmen kuşlar bize salt bilgiden daha fazlasını anlattı. “İrfan” ile “bilginin” nasıl bir denge ile ele alındığını kitapları aracılığı ile hissetmiş olduk. Kitap girişlerindeki samimi ön sözler içimizdeki gereksiz büyüklenmelerimize ara vermemizi sağladı. Devamı için tıklayın.
Her roman kendi devrinin kahramanını yaratıyor. Yazıldığı döneme ait değerlerin, teknolojik alt yapının ve içine doğduğu toplumun inançlarının dışa vurumunu sergiliyor. “Kötü” kahramanlar da tam tersi bir görev üstleniyor. İyi kahramanı “iyi” ve “kahraman” yapan algı kötüyle savaştığı ve ona engel olduğu ölçüde parlıyor. Devamı için tıklayın.
Sizi takip ediyorlar. Tercihlerinizi, algılarınızı, çok sağlam istatistiki verilere çeviriyorlar. Öyle güzel el çabuklukları ve o kadar iyi sahneleri var ki onların istediği şekilde paylaşımlar yapmamak mümkün değil. Devamı için tıklayın.
Ayrıca bu grupların "mesai saati" falan da yok. Gece gündüz, zamanlı zamansız yazılıyor her şey. Eski mesajları okumadan soru soranlar, yazılanların aynısı tekrar yazanlar, mesajları okumadığı için görevini aksatanlar cabası. Hasılı işler hem öğretmenler hem de okul yönetimleri için iyiye gitmiyor. Okul yönetimi kendi işine zaman ayıracağına bu gruplardaki dedikodulara cevap vermek zorunda kalıyor. Devamı için tıklayın.
Özellikle çalışmayan anneler çocuklarının sesine karşı tahammülsüz olabiliyorlar. Sabahtan akşama kadar farklı tonlarda “annneee” sesini duya duya bir hal oluyorlar. Devamı için tıklayın.
Goethe ne güzel söylemiş; "''Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın; çünkü komşularınız güzel insanlardır.'' Kaçmıyorlar efendim ve burası güzel insanlarla dolu. Tabi bunun önemli ve değerli bir sebebi var; "Kültür"... Devamı için tıklayın.
Bir de ilişkileriniz var. Ben mesela evlenen veya evlenme aşamasında olan psikologlara çok gıpta ediyorum. Artık duvarın arkasını görecek gözlere sahipsiniz. Kimin hangi hareketi neden yaptığını tahmin edebilecek gücünüz var. Kaynana bir şey söylediğinde çocukluğuna kadar inip gerçekleri su üstüne çıkarabilirsiniz. Ya da evleneceğiniz adayın bir hareketi sizi endişeye düşürebilir. Devamı için tıklayın.
Anadolu’daki bir çok şehir sahip oldukları bu güzelliklerin yanında İstanbul’un gölgesinde kalmış durumda. İstanbul da malumunuz. Yılların başkenti. Roma’dan Osmanlıya dünyanın en büyük imparatorluklarının merkezi. Bugünkü büyüklüğü ile bırakın şehirlerimizi dünyadaki bir çok ülkeden daha büyük ve gelişmiş bir il. Boğazı, tepeleri ve tarihi derken kendi yerli halkı dahil kolay kolay gezilerek bitirilecek bir yer değil. Devamı için tıklayın.