Günümüzde yapay zeka (YZ), birçok disiplinde olduğu gibi akademik dünyada da etkisini hızla artırmıştır. Ancak bu teknolojik devrim, sunduğu kolaylıklar kadar bireylerin bilişsel ve davranışsal becerileri üzerinde olumsuz etkiler de yaratmaktadır. Özellikle akademisyenler ve bilim insanları açısından, yapay zekanın aşırı kullanımı bilişsel tembellik ve davranışsal ataleti tetikleyerek uzun vadede düşünme ve üretkenlik kapasitesine zarar verebilir. Bu yazıda, bu etkiler Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) perspektifiyle ele alınacak ve çözüm önerileri sunulacaktır.
Bilişsel Davranışçı Terapinin temel doktrini, bireyin düşünceleri, duyguları ve davranışları arasındaki etkileşimi anlamaya dayanır. BDT’ye göre, düşünce süreçlerimiz, davranışlarımızın ve duygularımızın temelini oluşturur. Ancak yapay zekanın getirdiği "kolay erişim" avantajı, bireyleri düşünce süreçlerini derinleştirmek yerine yüzeysel bilgiye yöneltmektedir.
YZ destekli araçlar, akademisyenlerin karmaşık analizleri veya metin üretimlerini saniyeler içinde gerçekleştirmesine olanak tanırken, bu kolaylık eleştirel düşünme süreçlerinin devre dışı kalmasına yol açabilir. Örneğin:
BDT perspektifine göre davranışlarımız, bilişsel süreçlerimizin bir yansımasıdır. Yapay zekanın sunduğu hızlı çözümler, bireylerin araştırma ve yazma süreçlerine dair davranışsal alışkanlıklarını da olumsuz etkileyebilir. Özellikle akademik yazım süreçlerinde YZ’nin otomatik öneri ve düzeltme özellikleri, bireyin yazım ve ifade becerilerinin gerilemesine neden olabilir.
BDT’nin temel prensiplerinden biri, işlevsiz düşünce ve davranış döngülerini fark ederek bunları daha işlevsel alternatiflerle değiştirmektir. Akademisyenlerin yapay zekanın olumsuz etkilerinden korunabilmesi için şu stratejiler önerilebilir:
Yapay zeka, akademik süreçleri kolaylaştıran güçlü bir araçtır. Ancak, bu teknolojinin aşırı kullanımı bireylerde bilişsel ve davranışsal tembellik yaratabilir. Bilişsel Davranışçı Terapinin temel ilkeleri, yapay zekanın olumsuz etkilerini anlamada ve bunlarla başa çıkmada etkili bir rehber sunmaktadır. Akademisyenler, bu teknolojiyi bilinçli ve dengeli bir şekilde kullanarak hem kişisel gelişimlerini hem de akademik katkılarını sürdürebilirler.