Dijital platformlarda izleyiciyi hedef alan yüksek sesli ve ani reklamlara maruz kalmak, yalnızca rahatsızlık vermekle kalmaz, aynı zamanda psikolojik olarak da birey üzerinde olumsuz etkiler bırakabilir. Özellikle odaklanma, dikkat ve duygusal bütünlük gibi zihinsel süreçler, bu tür reklamların yıkıcı etkileriyle sarsılabilir. Bu yazıda, bu etkilerin psikolojik boyutlarını ve neden böyle bir deneyimin taciz hissi uyandırabileceğini ele alacağız. Devamı için tıklayın.
Kedi fobisi, psikolojide ailurofobi olarak adlandırılır ve kedilere karşı yoğun, mantıksız bir korku veya kaygı haliyle karakterize edilir. Devamı için tıklayın.
Günümüzde yapay zeka (YZ), birçok disiplinde olduğu gibi akademik dünyada da etkisini hızla artırmıştır. Devamı için tıklayın.
Bağırsaklar, duygularımızı yönetmek için beyinle sürekli bir diyalog halindedir. Vagus siniri üzerinden kurulan bu iletişim, sinir sistemimizin iki ana aktörü arasında bir köprü görevi görür. Devamı için tıklayın.
Kekemelik, konuşma akıcılığında bozulmalarla karakterize edilen bir konuşma bozukluğudur. Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan bu durum, bireyin iletişim becerilerini ve sosyal etkileşimlerini etkileyebilir. Kekemeliğin kökeninde bir dizi faktör bulunur; bunlar arasında psikolojik nedenler önemli bir yer tutar. Devamı için tıklayın.
Piknikler, fuarlar, festivaller ve sahil boyu eğlenceler arttıkça evde durma süreleri kısalmış. Radyo, televizyon gibi iletişim araçları belli saatlerde mutlaka evde olunması gerektiği alışkanlığını yaratmış. “Haber saatinde evde olmak” ya da “çok sevilen diziyi kaçırmamak” evde kalmak için önemli birer sebep olmuş. Devamı için tıklayın.
Bilgiyi aktarmanın tek yolunun katı bilimsel çerçeveler olmadığını hepimize göstermiş oldu. Kitaplarındaki şiirsel dil, hem kitap isimlerine hem de kapak tasarımlarına yansıdı. Kitabı elinize aldığınızda hissettiğiniz masalsı duygu ve mesela “Hayat” kitabının kapağında adeta “geçip gidiyor” mesajını verir gibi duran göçmen kuşlar bize salt bilgiden daha fazlasını anlattı. “İrfan” ile “bilginin” nasıl bir denge ile ele alındığını kitapları aracılığı ile hissetmiş olduk. Kitap girişlerindeki samimi ön sözler içimizdeki gereksiz büyüklenmelerimize ara vermemizi sağladı. Devamı için tıklayın.
Her roman kendi devrinin kahramanını yaratıyor. Yazıldığı döneme ait değerlerin, teknolojik alt yapının ve içine doğduğu toplumun inançlarının dışa vurumunu sergiliyor. “Kötü” kahramanlar da tam tersi bir görev üstleniyor. İyi kahramanı “iyi” ve “kahraman” yapan algı kötüyle savaştığı ve ona engel olduğu ölçüde parlıyor. Devamı için tıklayın.
Sizi takip ediyorlar. Tercihlerinizi, algılarınızı, çok sağlam istatistiki verilere çeviriyorlar. Öyle güzel el çabuklukları ve o kadar iyi sahneleri var ki onların istediği şekilde paylaşımlar yapmamak mümkün değil. Devamı için tıklayın.
Ayrıca bu grupların "mesai saati" falan da yok. Gece gündüz, zamanlı zamansız yazılıyor her şey. Eski mesajları okumadan soru soranlar, yazılanların aynısı tekrar yazanlar, mesajları okumadığı için görevini aksatanlar cabası. Hasılı işler hem öğretmenler hem de okul yönetimleri için iyiye gitmiyor. Okul yönetimi kendi işine zaman ayıracağına bu gruplardaki dedikodulara cevap vermek zorunda kalıyor. Devamı için tıklayın.