Maalesef dünya umut ettiğimiz kadar güzel bir yer değil. Hem doğada hem de insanın toplumsal hayatı içinde “adil” diyebileceğimiz bir düzen yok. Dengeli bir gidişat seyrediyor olabiliriz. Ancak nihayetinde zayıf olanın kaybettiği ve kaybedişine seyirci kaldığımız bir gezegendeyiz.
Ahlaki ve dini öğretiler “düşeni
kaldırmayı, muhtaç olana yardım etmeyi ve haksızlığa uğrayanın hakkını alması
için ona destek olmayı” öğretiyor. Bu tür konularla ilgili bir çok teşvik ve
tavsiye telkini mevcut.
Ancak gelin görün ki pratikte bu
öğretiler çok fazla etkisini gösteremiyor. Kötülerin sayısı iyilerin sayısından
daha az ama sanki hep onlar kazanıyor gibi.
Uzaktan izlediğimiz savaşlarda
hayatını kaybeden çocuklar, sınırları ihlal edilen insanlar, hakkı gasp edilen
kadınlar, açlıktan ölen bebekler… Bunların hepsi uzağımızda ya da yakınımızda
cereyan eden olaylar.
Empati bu tür durumlarda
kendimizi mağdur olanın yerine koyup onun için harekete geçmemizi sağlıyor. Ya
da sağlamalı. Ama öyle olmuyor. Ki öyle olsaydı şu an yaşanan her hangi bir
çocuk katliamı sebebi ile yollara düşer savaşın yaşandığı yere gider ve onlara
yardım ederdik. En azından onlarla birlikte aynı sıkıntıyı çekip yalnız
olmadıklarını hissettirirdik.
Ya da haksızlığa uğrayan bir
vatandaş için ilgili devlet kurumunun önüne çadır kurar gece gündüz nöbet
tutardık.
Ama dediğim gibi öyle olmuyor.
Empatimizin uyarıcılığı bizi sadece “uzaktan dua etmeye, lanet etmeye ya da bir
dilenciye bir miktar para vermeye” itebiliyor. Daha fazlasını yapanlar istisna
ki onlar da televizyonların haber programlarına konu oluyor.
Empati hissimizin önünde önemli
bir engel var; “sorumluluk ve eyleme geçme zorunluluğu…”
Yani gerçek bir empatinin bizden
beklentisi bu.
Eğer birileri bir yerlerde aç
yatıyorsa ya da bir yerlerde çocuklar açlıktan ölüyorsa ekmeğinize çikolata
sürmeyip daha fazla ekmek alıp onlarla birlikte kuru ekmek yemeye razı olmanız
gerekiyor…
Eğer iki eviniz varsa birini bir
evsize vermeniz gerekiyor. Ya da çok eviniz varsa kendinize sadece birini
ayırıp diğerlerini çocukları ile birlikte sokakta kalmış olan insanlara hediye
etmeniz gerekiyor…
Eğer birileri bir devlet kurumu
ya da güçlü bir insan topluluğu tarafından haksızlığa uğradıysa karşınıza
tehlikeli insan grubunu ya da ne pahasına olursa olsun devleti almanız
gerekiyor…
Eğer bir grup çocuk veya kadın mağdur
duruma düştüyse onlar için zaman harcamanız gerekiyor.
Eğer birileri hayvanlara eziyet
ediyorsa mesainizden ve kazancınızdan kısıp o hayvanları korumanız gerekiyor.
Hasılı bütün bu empatik
davranışların bir bedeli var. Para, zaman ve emek istiyor.
Ancak içimizden
gelen bazı mesajlar bizleri rahata sürüklüyor. Sorumluluklarımızı sırtımızdan
atmaya yardımcı oluyor.
Mağdur kadın için;
- O kadında kesin bir şey yapmıştır.
Evsiz kalmış insan için;
- Bir yakını çıkar bu fakir insanlara yardım eder.
Zarar gören sokak hayvanı için;
- Hayvanlar da çoğalınca kötü oluyor, vatandaş
rahatsız olmuştur.
Haksız yere hapis yatan insan için;
- Kesin bir suç işlemiştir. Suçu olmasa
tutuklamazlar.
Başta yakınlarımıza karşı olmak üzere güçlü empatiler dilerim…