Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu 20 Kasım 1989 yılında ‘’Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’’
imzalamıştır ve bu sözleşmeye göre 18 yaşını doldurmamış herkes çocuk kabul
edilmiştir.
Birleşmiş Milletler evrensel
bir ölçüt oluşturmak istese de çocuk tanımı kimi çevrelerde biyolojik ‘’yaşa
göre’’, kimi çevrelerde ise ‘’toplumsal bir kurguya göre’’ tanımlanmaktadır.
Geleneksel bakışaçısında çocuk aile içinde duygusal bir varlık olmasıyla
beraber aynı zamanda hazır işgücü, yaşlılıkta anne-babaya bakacak olan sosyal
bir destektir.
Çocuk işçi kavramı
sanayileşme dönemiyle beraber gündeme gelmiş olsa da aslında tarihi ilkçağlara
kadar uzanmaktadır. Öyle ki Latincede
çocuk ‘’proles’’ demektir ve Roma vatandaşları çeşitli servet sınıflarına
ayrılırken ‘’protelya’’ adı çocuğundan başka serveti olmayan yoksul kesimi
belirtmek için kullanılmıştır.
Günümüzde en sık
yapılan hatalardan birisi çocuk işgücükavramı ile çocuk çalışmasıkavramının karıştırılmasıdır. Bu nedenle bu kavramlar arasında ayrımı yapmak
gerekir. Çocuk işgücü, çocuğun eğitimini engelleyen, çocuğun fiziksel,
duygusal, zihinsel, ahlaksal ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen
işlerde çalışan çocuklar olarak tanımlanmaktadır. Çocuk çalışması ile ise,
çocuğun eğitimini engellemeyen, çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal, ahlaksal
ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkilemeyen işlerde çalışan çocuklar
kastedilmektedir.
Çocuk işçiliğin
nedenlerine baktığımızda ise karşımıza en çok yoksulluk çıkmaktadır bunu
işsizlik, göç, eğitimle ilgili nedenler, denetim yetersizlikleri ve
işverenlerin talepleri gibi çeşitli sebepler takip etmektedir.
Çocuk işçiliği çocuğun
üzerinde aileye karşı maddi sorumluluk hissetmesine neden olmaktadır. Çocuk
kendisini aileye yük olarak görür ve ailenin geçim baskısını üzerinde hisseder
bu da çocukta olumsuz duygu durumlarına ve hatalı aile şeması oluşmasına neden
olur. Çocuğun her yaş grubunda gerçekleştirmesi gereken gelişim görevleri
vardır ve işçi çocuk bu gelişim görevlerinin gerisinde kalabilir bu da
sağlıksız bir yetişkin büyütmemize neden olur. Geleceğimizi emanet ettiğimiz
çocukların sadece fiziksel değil psikolojik sağlığı da bizler için önemlidir.
Bu nedenle buradaki en büyük sorumluluk ailelere düşmektedir; aileler çocuğu
bir ‘’teminat’’ olarak görmemelidir, çocuktan alacağı kazançlar için değil,
çocuğa vereceği kazançlar için çocuk sahibi olmalıdır.
Çocuğun kendisine uygun
olmayan işlerde çalışması aynı zamanda çocuğun olumsuz bir kendilik algısı
geliştirmesine neden olur bu da çocuğun özgüveni ve özsaygısı için oldukça
yıkıcı darbelere sebep olabilir.
Aynı zamanda birçok
çocuk işçi, işverenler veya çalışma arkadaşları tarafından cinsel-fiziksel
olarak tacize uğramaktadır. Yaşarken bunu anlamlandıramayan çocuk ileriki yaşlarda
bunu anlamlandırır ve ne yazık ki bunun yarattığı olumsuz duygu durumla
yüzleşmek zorunda kalır.
Çocuk işçiliği bugün
‘’insan haklarına aykırı’’ olarak kabul edilse de ne yazık ki bu durum
azımsanmayacak kadar yüksek rakamlarda gözlemlenmektedir. Türkiye İstatistik
kurumunun çalışmalarına göre sadece Türkiye’de 2006 yılında 6-17 yaş aralığında
958.000 çocuk işçi bulunmaktadır.
Ailelerin düştüğü en
büyük yanılgılardan birisi çocukların çalışarak hayatı öğreneceği, sorumluluk
sahibi olacağına dair inançlarıdır. Çocukların çalışması elbette
yaşlarına-fiziksel gelişimlerine uygun işlerde çalıştıkları sürece,
eğitimlerinden, gelişim görevlerinden uzak kalmadıkları ölçüde
desteklenmektedir. Fakat unutmamamız gereken en önemli öncelik çocukların
çalışırken öğrenmeleri, eğlenmeleri ve
kendilerini geliştirmeleridir. Çalışmak istemeyen hiçbir çocuk çalışmaya
zorlanmamalıdır. Çocuklarımızı bir işe yönlendirmektense bir hobiye yönlendirmemiz,
çocuğun sosyal ve duygusal olarak daha kazançlı olmasını sağlar.
Çocuklarımıza elbette
sorumluluklar vermeliyiz fakat bu sorumluluklar çocuğun başarabileceğinin
üstünde bir zorlukta olmamalıdır. Örneğin ilk çocukluk dönemi dediğimiz dönemde
(2-6 yaş arası) çocuk kendi yemeğini yiyebilir, özbakım becerilerini
öğrenebilir ve çocuktan bunlar beklenebilir fakat bu dönemde çocuktan yemek
hazırlamasını beklemek çocuğa uygun olmayan bir sorumluluk yüklemektir ve bu da
çocuğun ‘’başarısızlık’’ şeması oluşturmasına neden olur.
Gelişim görevlerinde
meslek sahibi olmak ve kendi paranı kazanmak genç yetişkinlik dönemine (18-30
yaş) denk gelmektedir ve bundan önce çocuktan bu beklenmemelidir.
Sağlıklı ve mutlu
çocuklar yetiştirdiğimiz, dezavantajlı çocuklar için daha iyi koşullar
sağlayabildiğimiz güzel günler ümidiyle!