Psikoloji Bölümünü İngilizce mi Okumalıyım Yoksa Türkçe mi?

Psikoloji Bölümünü İngilizce mi Okumalıyım Yoksa Türkçe mi?

Özellikle son zamanlarda psikoloji alanı hem danışanlar hem de bu mesleği yapmak isteyen öğrenciler tarafından oldukça ilgi çekici bir hale geldi. Bu ilginin artmasına zemin hazırlayan birçok etken bulunmakla birlikte, en kritik rolü günlük hayatımızda psikolojik tanı ve tedavilerinin daha normal kabul edilmeye başlaması oynuyor.

Yakın geçmişte insanlar, psikoloji ve psikolojinin kişilerin hayatını ne ölçüde etkileyebildiği hakkında çok fazla bilgiye sahip değillerdi. Terapiye gitmek normalin dışında bir eylem olarak görülürken, bunu çevreye açıklamak başlı başına bir sorun haline gelebiliyordu. Bunun sebebi, halk arasında ‘delirme’ mertebesine gelmemiş birinin bir psikoloğa danışmasının geçerli bir sebebi olamayacağına dair inançtı. Ancak son zamanlarda hem ana akım medyada yapılan dizilerin hem de sosyal medyada günlük hayata entegreşekilde kişilerin empati duygusunu tetikleyen içeriklerin artmasıyla psikoloji daha normal ve bilindik bir alan hale geldi. Artık insanlar, psikoloğa gitmek için ‘delirmiş’ olmak gerekmediğinin, çoğumuzun hayatı boyunca deneyimlediği duyguların farklı şekillerde, farklı yerlerde ve farklı şiddetlerde ortaya çıkmasının da psikoloğa gitmek için yeterli olduğunun farkına vardılar.

Terapinin artık çoğumuzun hayatının bir parçası olmasıyla beraber, öğrencilerin de daha çok dikkatini çeken ve her geçen yıl "Ben psikoloji bölümü okumak istiyorum" diyerek sınava hazırlanan öğrencilerin sayısında da artışlar yaşandı. Diğer yandan, psikoloji üniversite programları Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dil seçeneğiyle sunuluyor. Bu iki öğrenim dilinden hangisinin daha faydalı bir eğitim sağlayacağı konusunda, bir İngilizce psikoloji öğrencisi olarak deneyimlerimi ve çevremden gözlemlediğim avantaj ve dezavantajları sizinle paylaşmak istiyorum.

Kendi İngilizce bölüm tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki, verimli bir hazırlık dönemi geçirmek alan derslerine geçişte oldukça önemli bir faktör. Eğer İngilizceniz hâlihazırda çok iyi bir seviyede değilse, benim ilk tavsiyem hazırlık dönemini gerçekten İngilizce odaklı geçirmeniz olur. Aksi takdirde, pek hâkim olmadığınız bir alanda ve çok iyi bilmediğiniz bir dilde yeni bilgiler öğrenmeye çalışmak zorlayıcı olabilir. Bu durumda da bölüm derslerine girmeye başladığınızda hiçbir şey anlamıyor gibi hissetme olasılığınız yüksek olacaktır. Ancak merak etmeyin, bir süre sonra İngilizce ve psikoloji kafanızda bir bütün haline gelmeye başladığı için zamanla bunu normalleştiriyorsunuz.

Fakat bu noktada ben şöyle bir sıkıntı yaşadım: Bölümüm İngilizce olduğu için tüm kavram ve tanımları da İngilizce olarak öğrendim. Bilgiler, kafamda bambaşka bir klasörde Türkçeden bağımsız şekilde tutulmaya başlamıştı. Günlük hayatta denk geldiğim ya da takip ettiğim ve işini benim ülkemde yapan psikologların anlatımları ve dilleri sanki benim gördüklerimi tam olarak karşılamıyormuş gibi hissettiğim bir dönemim oldu. Açıkçası, bu durum biraz endişeli hissetmeme neden oldu çünkü ben de mezun olduğumda mesleğimi kendi ülkemde, yani Türkiye’de yapmak isteyen bir psikolog adayıyım. Bu düşüncelerim üzerine staj yapmaya karar verdim ve gerçekten kullanılan kavramsal dilin farklı olduğunu görsem de düşündüğüm gibi zihnimin bir yerinde duran bağımsız bilgiler olmadığını fark ettim.

Bunun yanında, şu dezavantajdan bahsetmek de mümkün: Bizim kendimizi en etkili ve doğru şekilde karşıya aktarmamızı sağlayan şey genellikle kelimelerimiz ve dilimiz oluyor. Bu yüzden bazı spesifik durumlarda farklı dillerde vaka incelemek ya da araştırma yapmak, duygu aktarımı açısından boşluklara sebebiyet verebiliyor. Mesela, kendinizi İngilizcenizin çok iyi olduğu ideal bir senaryoda düşündüğünüzde, terapistinizle kendi ana dilinizde mi iletişim kurmayı tercih ederdiniz yoksa İngilizce konuşmak size daha mı iyi hissettirirdi? Kendimi düşündüğümde, bana ana dilimde terapi almak ve kendimi ifade etmek daha güvenli hissettiriyor. Çünkü bazı duygularımı eşleştirdiğim ve tam olarak kelime karşılığı olduğuna inandığım belli başlı kelimelere, cümlelere sahibim. İçinde yaşadığımız toplum, aile yapısı ve sosyal çevreye bağlı olarak şekillenen ve hepimizin ortak olarak oluşan bazı normlarımız var. Bu yüzden beni en iyi anlayabilecek kişilerin de benimle az çok aynı kalıpları benimsemiş, geleneklerime ve yaşam tarzıma aşina insanlar olacağına dair bir inanca sahibim.

Bunlara rağmen, bence psikoloji bölümünü İngilizce okumanın sağladığı avantajlar yadsınamaz. Bunlardan ilki, kesinlikle erişilebilir kaynakların sayısıdır. Bu alanda kendini geliştirebilmek ve mesleği öğrenebilmek için belki de yapılması gereken en önemli şey vaka incelemeleridir. Daha önce terapiyi deneyimlemiş olan kişilerin yaşadıkları, terapi süreçleri ve müdahale şekilleri ile ilgili bilgi sahibi olabilmek için oldukça fazla vaka analizi incelemek önemlidir. Makale okuması, araştırma ya da vaka incelemesi yapabilmek için kaynaklara göz attığımızda ise önemli kaynakların yayım dilinin İngilizce olduğunu görüyoruz. Ya da yurt dışındaki uzmanlık alanlarının genişliği dolayısıyla oluşmuş olan bilgi birikimine erişim sağlamak istediğimizde yine İngilizce önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’dekinden çok daha çeşitli alanlara ayrılmış ve çok daha derin araştırmalarla desteklenmiş çalışmalara ulaşabilmenin ve terimsel dili anlayabilmenin yolu da aslında İngilizceden geçiyor.

Sonuç olarak, Türkiye’de psikolog olabilmek için bölümü Türkçe okumanın ana dil kolaylığı ve öğrencilerin iş yükü açısından avantajlı olduğunu söylemek mümkün. Ancak, İngilizce okumak hem yurt dışı kaynaklarına erişim açısından hem de alanlardaki genişlik ve araştırma sayıları bakımından avantajlıdır. Öğrencilik dönemi için matematik, istatistik gibi terimsel derslerin de içinde bulunduğu müfredatı yabancı dilde öğrenmek, ana dilimize oranla daha zor olacaktır fakat bana tekrar seçim yapma şansı verilse ben yine bölümümü İngilizce okumayı tercih ederdim. Tabii bu kişiden kişiye değişecek bir karar olduğu için tüm avantaj ve dezavantajları göz önünde bulundurarak seçim yapmak en doğrusu olacaktır.

Stj.Zeynep KopmazStj.Zeynep Kopmaz

Yorumlar

Kayıtlı yorum bulunmamaktadır.
İlk yorum yazan siz olun.