Okul Korkularını Beraber Engelleyelim

Okul Korkularını Beraber Engelleyelim

Okulların başlaması bir çok aile için kabus gibi sabahların da başlangıcı oldu. Peki nedir bu 'okul'u bu kadar korkutucu yapan? Neden çocuğumuz okula ısınamıyor, her sabah okula gitmemek için kırk takla atıyor? Durum bazen de karın ağrısı, mide bulantısı ve kusmaya kadar giderek ciddileşiyor.

Bu durumlarda çoğu zaman öfkelendiğimiz taraf çocuklarımız olsa da aslında ebeveyn olarak bu durumdaki payımız büyük olabiliyor. Bu sebeple öncelikle sağlıklı bir analiz yapmak önemli. "Çocuğumu okuldan iten, korkutan veya evinden ayıramayan ne olabilir?" sorusu önemli. Çünkü çocuğumuzu en iyi biz tanıyor ve en iyi gözlemi biz yapıyoruz, genelde durumları sağlıklı değerlendirme konusunda tıkanıyoruz.

Anneyle bağı yüksek olan, okul zamanına kadar annenin yanından hiç ayrılmamış çocuklar bu durumda sorun yaşama potansiyeli en yüksek adaylarımızdan. Üstelik annenin de bağı bir o kadar kuvvetliyse, ayrılma korkusu her iki tarafı da sarıyor ve bu duygu alışverişi aralarında o kadar yoğunlaşıyor ki okul zamanı gelince annenin elini bırakıp o sınıfa girmek tam anlamıyla bir kabus oluyor. Peki doğru olan okulların da teşvik ettiği gibi çocuğu sınıfa sokup kafasını diğer tarafa çevirdiği an hızlıca oradan uzaklaşmak ve saatlerce orada ağlamasını kabullenmek mi? Hayır! Anne çocuk arasındaki güvenli bağlanma çocuğun bütün hayatını olumlu etkileyen çok sağlıklı ve önemli bir durumdur. Anne özellikle çocuğu okula başlayana kadar hiç çalışmadı, çocuğunun yanından neredeyse hiç ayrılmadıysa, çocuk başka aile fertleri veya yaşıtlarıyla anneden uzak çok fazla zaman geçirmediyse, çocuk anne ile kendini bir bütün olarak görür. Bu bütünü okul başladığı gün aniden ikiye bölmek çocuk için travmatik bir süreçtir dolayısıyla bunu yavaş yavaş alıştırarak yapmak çok önemlidir. Özellikle bu durumdaki aileler için ilkokul öncesi kreş çok önemlidir. Burada anneden ilk ayrılma alıştırmalarımızı yaparız. Sınıfa çocuğumuzla beraber girmek, sınıfı beraber keşfetmek orada beraber vakit geçirip ortama alışmak önemli. Burada öğretmenler velileri ayak bağı olarak görüyorken aslında durumu olumlu bir şekilde değerlendirip öğretmenle beraber iş birliği yapmak, öğretmene yardımcı olmak ilk haftanın o kargaşasını azaltacaktır. Çocuk sınıfa alıştığında yavaş yavaş çocuğun onayını alarak oradan kısa süreler için çıkmak, ona küçük işlerinizin olduğunu ancak mutlaka belirli bir saat sonra tekrar burada olacağınızı söylemek işe yarayacaktır. Ancak burada önemli olan ona asla yalan söylememek ve onu kandırmamak. Çocuk sözünüze güvenerek oradan uzaklaşmanıza izin verecektir. Çocuklar sınıf ortamına,öğretmenine ve arkadaşlarına alıştığı, faaliyet ve aktiviteler tüm hızıyla başladığı vakit muhtemelen aklına gelmeyeceksiniz bile. Mühim olan bu alışma sürecini mümkün olduğunca travmasız atlatmak.

Çocuğunuzu okul veya öğretmenlerle korkutmayın.

Biz ebeveynler fark etmeden bunu sıklıkla yapabiliyoruz. Okul öncesinde;

-Mızmızlanmadan yemek yemeyi öğrensen iyi edersin, anaokulunda her şey değişecek. Orada senden önüne geleni belli bir zaman içinde bitirmeni isteyecek olan öğretmenlerin olacak, mızmızlıklarına orada yer olmayacak.

-Okul başlayınca göreceksin, bir sürü sorumlulukların olacak. Yan gelip yatmaların son bulacak.

Bu tarz uyarı cümleleri çocuklarda okulların iyi şeylerin sonu ve kötü şeylerin başlangıcıymış hissi uyandırır. Bu durumda çocuğumuzun okuldan korkmamasını beklemek yanlış olur.

Çocuğunuza okul veya anaokuluna gitmeyi bol eğlenceli bir olay olarak sunun.

-Anaokuluna gidecek olman harika, orada bir sürü yeni arkadaşın olacak. Beraber yeni oyuncaklarla oynayacak, minik minik masa sandalyelerde hep beraber yemek yiyeceksiniz. Bir sürü boyalar, kalemler, aktiviteler seni bekliyor! Gerçekten çok şanslısın.

-Artık okulun başlayacağı için çok şanslısın, o kadar çok yeni şey öğreneceksin ki; harfler, sayılar, yazı yazmak, okumak... Harika değil mi?

Bu cümleler sizi bile anaokulunaokula gitmeyi teşvik edecek.

Çocuğunuza dışı dünyayı en az ev dünyası kadar güzel ve sıcak bir ortam olarak sunun.

Günümüz şartlarına inat optimistik bir yaklaşım benimseyip negatif düşüncelerimizi elimizden geldiğince onlarla paylaşmaktan kaçınalım. Okullar hakkında negatif yorumlarımızı, bazı öğretmenlerin ne kadar yetersiz olabildiğini, anaokulu çağındaki çocuklara bile oyundan çok bilgi ve masa başı yüklemesi yapıldığı hakkındaki negatif düşüncelerimizi, bazen canımızın çalışmak istemediğini, iş yerimizdeki düzeni saçma bulduğumuzu ve bazı çalışanlardan nefret ettiğimizi kendimize saklayalım. Bunları duyunca bile kendi suratımız ekşirken çocuğumuzun ilk karşılaşacağı ciddi enstitü olan okula karşı pozitif duygular beslemesini beklemek yanlış olur.

'Başarısızlık' onların korkularından biri olmasın.

Psikolog Canan TanPsikolog Canan Tan

Yorumlar

Kayıtlı yorum bulunmamaktadır.
İlk yorum yazan siz olun.