Evliliğinize Arada Bir Göz Atın

Evliliğinize Arada Bir Göz Atın

Evlilik iki kişinin dışındaki üçüncü bir kişidir. Eşlerden farklı olarak, onun da kendine ait gereksinimleri, krizleri ya da durağanlıkları olur. Çiftlerin sadece kendilerinin ya da eşlerinin isteklerine, ihtiyaçlarına odaklanması ve ilişkinin ihtiyaçlarının karşılanmaması; çiftlerin boşanma ya da ayrı yaşama gibi fiziksel olarak ayrılığıyla ve ya aynı evin içinde birbirlerinin yaşamlarına temas etmeden beraber-miş gibi, her şey yolunday-mış gibi yaşayarak duygusal olarak ayrılığıyla sonuçlanmaktadır.  

Beklentiler 
Evlilikteki sorunlardan biri beklentilerin karşılanmamış olmasıdır. Beklentileri daha ilişkinin başında ilişkiye yüklüyor olmamız, evliliğe potansiyel bir sorunla başlamamıza yol açar. Sosyal medyaya baktığımızda; evlilik arifesinde, “Sonsuz mutluluğa günler kala, ruh ikizim, bir elmanın iki yarısıyız biz” ya da ilişkinin iyi gittiği dönemlerinde “Böyle mutlu nice yıllara” başlıklarına sık rastlıyoruz artık. Beklentinin büyüklüğü kulağa şairane gelse de esasında ne kadar ürkütücü. Verdiği mesajlara bakıldığında; “Berabersek birbirimiz gibi düşünmeli ve davranmalıyız, ilişkide bireyselliğe yer yoktur, bu ilişkide hiç çatışmamalıyız, sorun yaşamak ilişkinin kötü gittiğini gösterir” gibi alt anlamlar yüklüdür. Oysa bir sepetteki iki ayrı meyve olarak ta beraber var olamaz mıyız, çeşitlilik yaşamı renkli ve dinamik tutamaz mı, her yetişkin gibi sorun yaşayıp bunların üstesinden gelemez miyiz? Mutluluk yalnızca pembe panjurlu evlerde mi barınabilir? Hatta çocukları da hesaba katarsak; mavi gözlü olmasını beklediğiniz çocuğunuz kahverengi gözlü olursa, fen lisesine giremez de evinizin yanında sizin gittiğiniz okula giderse onu daha mı az seversiniz? Çift terapilerindeki bilindik serzeniş cümlelerinden biridir; “Hiç böyle hayal etmemiştim.” Hayal kırıklığı çok geçmeden yanına üzüntüyü ve öfkeyi de alarak ilişkiyi kuşatmaya başlar.
İlişkiye dair yapabileceğiniz en güzel yatırımlardan biri beklentilerinizi gözden geçirmektir. Elbette beraber yaşadığımız insanlara karşı bir beklenti oluşturabiliriz fakat bunun derecesi ve gerçeklikle ne kadar uyumlu olduğu önemlidir. Kendinize bir sorun; bu beklentileri ilk ne zaman inşa ettiniz, bunlar olmazsa mutlu olamayacağınız düşüncesine ilk ne zaman kapıldınız, hangi ilişkiden öğrendiniz bunu? Karşılayamayacağınız beklentilerle karşılaştığınızda siz ne hissediyorsunuz?

İletişim
İlişkinin altını oyan, esasında düzeltilmesi en kolay bileşenidir iletişim. İsteklerin, ihtiyaçların, beklentilerin açık bir dille ifade edilmemesi, konuşmalarda örtülü mesajlar ya da beden dilinin tercih edilmesi, karşıdaki insandan zihin okumasının beklenmesi bir zaman sonra ya iletişimi incitici ve sağlıksız bir hale getirir ya da çiftler bu sıkıntılı durumla karşı karşıya kalmamak için iletişimden kaçınırken bulurlar kendilerini. İletişimde sözcüklerin bildiğimiz anlamlarının kullanılması; sürekli karşımızdaki üzerinden “Sen”li cümleler kurmak yerine içinde daha fazla “Ben” geçen kalıplara yer verilmesi; sözel mesajlarla davranışsal mesajların birbiriyle tutarlı olması çiftlerin birbirini doğru anlamalarını sağlar. Doğru iletişim hem sorun yaşamayı azaltır hem de mevcut sorunun çözümünü kolaylaştırır. İletişimin amacı uzlaşmak değil, birbirini anlamaya çalışmaktır. Her diyalogdan sonra aynı düşüncede uzlaşmak hayalperest bir beklentidir. İletişimden kaçınmanın sebeplerinden biri de karşıdakini anlamakla, ona hak vermenin birbirine karıştırılmasıdır. Karşımızdakini anlayabilir ama ona hak vermeyebiliriz. Bir ilişkide isteklerimiz gerçekleşmese de anlaşıldığımızı düşünmek bize kendimizi iyi hissettirir ve bir takım olduğumuzu hatırlamamızı sağlar.

Duygularınızı ifade edin
İlişki kurma ihtiyacı doğuştan gelir. Evlilik duygusal bir yatırımdır. Elbette hayatın gerçeklerini de göz ardı edemeyiz. Kira ödemesi, faturalar, okul taksitleri, ailenin sosyal ilişkileri, yaşam planlamaları vs hayatın içindeki gerçekliklerdir. Fakat yalnızca bu gerçekliklere odaklanmak, duygusal ihtiyaçlarımızı göz ardı etmek, ilişkide sürekli “Mantık açısından baktığımızda…” diye başlayan cümleler kurmak, ilişkinin duygusal kısmını sekteye uğratır. Evlilik bir şirket değil, duygusal ihtiyaçları karşılamak adına oluşturulmuş; sevme, sevilme, değerli hissetme, anlaşılma, mutlu olma gibi duygusal yanımızı içeren bir kurumdur. “Duygularımız bizim zayıf yanlarımızdır, sadece kadınlar duygusaldır, duygularımızı gösterirsek karşımızdaki bize zarar verebilir” gibi yanlış mitler bizi ilişkisiz bir ilişkiye sürükler. Duygular olmadan ilişki yaşanmaz ancak biraradalık sağlanabilir. Duyguya borçlanırız ve en nihayetinde insan yanımız yani duygusallığımız bizden alacağını tahsil eder. Baktığımızda, evlilik içinde tatmin olmayan duygusal ihtiyaçlar bir çatışmayla karşımıza çıkar. İlişkide duygusal ihtiyacınızı ifade edin ve bunu eşinizden talep edin .“Bu gün kendimi mutsuz hissediyorum, hayal kırıklığına uğradım, desteğine ihtiyaç duyuyorum, bana sarılır mısın, saçımı okşar mısın” Bunların anlaşılmasını beklemektense ifade edin. Dr. Alp Karaosmanoğlu hocanın tabiriyle; “İhtiyacın talep edilince karşılanması, vitaminini kaybettirmez.”

Ben- biz arasında sıkışma
Var olduğumuz ilk an anne karnında, yani bir canlının içinde onunla beraber var oluruz. Sonra dünyayı keşfeder ve ayrışırız. Bu ayrışmayı sağlıklı olarak gerçekleştiremeyen insanlar, “Uzaklaşırsak kayboluruz” korkusuyla hep biriyle beraber var olmaya yönelir.  Ya kendi kimliğini eritip eşine kaynaşmak ya da eşinin kimliğini eritip onu içine almak suretiyle iki kişiyi tek kişi olmaya zorlar. Bu, olabilecek en dar cenderedir, ilişkiyi garantiye almaz kaçma isteği uyandırır. İlişkiyi gözden geçirirken dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de kendiliğimize ya da karşımızdakinin kendiliğine ne kadar alan tanıdığımızdır. Evlilik; çiftlerin kendi bireysel alanlarının, arkadaşlarının, uğraşlarının ya da işlerinin olduğu bir alanla, çiftler arasındaki müşterek alanın toplamıdır. 

Güç çatışması
Evliliğin bir diğer sorunu “Ayna ayna söyle bana, hangimiz daha mükemmeliz” dir. Bazen açıktan, bazen üstü kapalı ifade edilir; “Ben olmasam çocukların ödevi aklına bile gelmez, ona kalsa ay sonunu zor getiririz, Allahtan annemlere durumu izah ettim de krizi önledim.” Bunlar, “Ben çocuklar konusunda senden daha hassasım, ekonomik karar almada senden daha başarılıyım, sosyal ilişkilerimiz ben olmasam kaosa döner “demektir. Bir konuda iyi olmamız diğerinin kötü olduğu anlamına mı gelir? Konumlanma mutlaka hiyerarşik mi olmalıdır? İnsanlar sadece bizden başarılı olanlar ve bizden başarısız olanlar diye ikiye mi ayrılır? Eşit düzlemde var olamaz mıyız? Yeteneklerimizi karşılaştırmak yerine, güçlü olduğumuz yanlarımıza göre alan paylaşmak bizi daha güçlü yapmaz mı? Çiftler çoğunlukla eşit olma ile aynı olmayı birbirine karıştırır. Mizaç olarak, beceri olarak birbirimizden farklıyız fakat toplamına baktığımızda eşitiz. Bizi güçlü yapan güç savaşı değil, kendimizi zayıf ve güçlü yanlarımızla tartıp farkımıza varmak ve belli alanlarda rekabet etmektense, bütününde tamamlayıcı ve tamamlanan olmaktır. 

Kabul
İnsanlarla, “Onları değiştireceğim, en nihayetinde istediğim gibi birine dönüştüreceğim” diye yola çıkılmaz. Bazen çiftler koca bir hayatı birbirlerini değiştirmeye çabalayarak harcadıklarını fark ederler. Bu mücadelede, ne birbirlerini tam olarak istedikleri hale getirebilir ne de mutlu olabilirler. Oysa mevsimlerin sırasını tayin edemeyiz ya da güneşin doğuşunu… Karşımızdaki insanları da olduğu gibi kabul eder, onun sevdiğimiz yanlarına odaklanırız, onu bize sevdiren yanlarına. İyi insan - kötü insandan ziyade doğru davranış - yanlış davranış vardır, tıpkı kendimizde olduğu gibi. Eşimizden davranışını değiştirmesini talep edebiliriz fakat kişiliğini değiştirmesini istemek, kendi kişiliğimizi de her talebe göre değiştireceğimizi vaat etmektir.  

Bir şeyleri elden geçirmeye karar verdiyseniz bırakın sandıklar, kutular biraz daha beklesin, bu yıl evliliğinizden başlayın. Uzun zamandır bakımsız kalmışsa da bir aile terapistinden destek alın.

Uzm. Aile Danışmanı ve Psikolog Yeliz Genç Börekçi

Psikolog Yeliz BörekçiPsikolog Yeliz Börekçi

Yorumlar

Kayıtlı yorum bulunmamaktadır.
İlk yorum yazan siz olun.