Yüzmek yaşam yolumuzda etkili olabilir mi?
Muhakkak her birimiz farklı spor dallarından hoşlanırız. Kimi zevkli bir aktivite olarak, kimi bedensel güç ve sağlık, kimi yarışmak ve galibiyet hırsı, kimi zayıflamak, kimi rahatlamak için spor yapar. Amaçlarımız farklı olsa da hedefimiz faydadır ki bu fayda çoğunlukla fiziksel olmak, akabinde ise zihinsel olmak şeklinde ifade edilir. Bu yazıda sizlere genel anlamda spor yapmanın faydalarından bahsetmeyeceğim fakat yüzme sporu veya aktivitesinin duygusal ve mental farkındalıkla yaşamımıza nasıl bir etkisi olabilir sorusunun cevabına yönelik düşüncelerimi paylaşmaya çalışacağım.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yüzmek benim için bir keyif ve hatta terapidir ki psikolojik olarak rahatladığımı hissettiğim için olmalı favori sporumdur diyebilirim. Yüzmedeki rahatlamanın ana kaynağı şüphesiz en büyük etkiye sahip olan su sebebiyledir ki en basit anlamda hepimiz kısa bir banyo yaptığımızda dahi ne kadar rahatlarız bilirsiniz. Yaşadığımız gezegenin ¾’ü, bedenimizin 90%’ı sudan oluşuyor ve yaşam kaynağımız da su olduğuna göre bedenimiz suyun içerisinde kendini buluyor olabilir. Diğer taraftan bilimsel bir bilgi olarak yaklaşık 1,5 kg olan beynimiz de su içerisinde yüzmektedir ki içinde bulunduğu sıvı sayesinde bu ağırlığın 50 grama indirgenerek kafatasımıza baskı yapmadan varlığını sürdürdüğünü ve insan olarak bizim de varlığımızı yönetmemizi sağladığını görüyoruz. Bu küçük bilgi ışığında bile suyun hafifletici etkisini fark ediyoruz değil mi?
Şimdi gelelim yüzme eylemine... Suya girdiğimiz anda bedenimizin bu hafifletici etkiye maruz kaldığını hissederek ilk rahatlama yolculuğuna başlarız. Tenimiz suyla bütünleşmeye başlar ve belki de su molekülleri gözeneklerimizden açılan pencereler yoluyla bedenimizdeki su molekülleri ile kaynaşarak bizi sevgiyle sarıp sarmalar. Hemen buraya bir parantez açalım ve bilimsel bir bilgi verelim. Psikologlar sarılmanın insan vücudunda oksitosin salgısını artırdığını ve bu salgı sayesinde kendimizi daha iyi hissettiğimizi, daha derin ilişkiler kurabildiğimizi, acılarımızın, stres ve kaygılarımızın azalmasına vesile olduğunu söylüyor. Peki sarılmanın psikolojimiz üzerinde etkisi bu kadar büyükse yüzme esnasında suyun bizi sarıp sarmalaması da bu etkiyi sağlamaz mı? Biyolojik anlamda yüzme esnasında oksitosin salgılar mıyız bilmiyorum, bunu uzmanlara sormak gerek muhakkak fakat şahsen aynı etkiyi ben her zaman hissettiğimi söylemeliyim.
Suyun bize olan etkisine karşılık verdiğimiz tepkime ise yüzme hareketlerimizle bir çeşit grup çalışmasına döner. Suyla diyalog vardır, alışveriş vardır, etki tepki vardır, paylaşım vardır, amaç vardır ve hedef vardır. Suyun rahatlatıcı etkisini hissederken eş zamanlı olarak onun size yol vermesi ve ilerlemenizi sağlaması hedefinize ulaşmanızı sağlaması için ortak sorumluluk almanız gerekir. Bu senkronize işleyiş veya ortak çalışma hayatta sorumluluk alma isteğimiz ve tecrübemiz için bir çeşit katkı sayılmaz mı sizce?
Peki yüzme stilimizdeki hareketler bizlere yaşam yolunda daha sağlıklı yürüyebilmek için duygu ve düşüncelerimiz çerçevesinde neler hissettirir ve öğretir hiç düşündünüz mü?
Eğer benim gibi sürekli değişikliği seven tek bir şeyde süreklilik sağlayamayan farklılık ile yaşam enerjisini bulan bir yapıdaysanız farklı yüzme stilleri ile enerji düzeyinizi yukarı çekebilir fiziksel faydanızı maksimuma ulaştırabilirsiniz. Ama asıl önemlisi bu farklı stillerin her birinde farklı duygulara bürünmeniz ve bu hissiyatla yüzme faaliyetinden sağladığınız rahatlamayı bir çeşit terapi gibi hissetmeniz hatta haz almanızdır.
Serbest yüzme stiline bakalım mesela, en hızlı yüzülebilen stildir. Hedefe en kıza zamanda ulaşmanızı sağlarken 90% kulaçların enerjisi ile ilerlersiniz. Ulaşmanız gereken hedef bellidir, önünüzde aşılması gereken su dolu engeller vardır. Başınızı kulaç atma esnasında sağa sola çevirirken en doğru nefes alma tekniğini de kullanırsınız. Zaman yönetimini iyi yapmazsanız su yutma olasılığınız vardır ve bu durum gereken zamanda hedefe ulaşmanızda sizi sekteye uğratacak bir hadisedir. Her attığınız kulaçda suyu içe aşağı doğru bütün gücünüzle itmeniz gerek, ilerlemeniz buna bağlıdır. Kulvardan çıkmamanız için vücudunuzun doğru orantısını koruyabilmelisiniz ki vücut dik duruşunuzu düz kulaç atışınızı önce zihinsel yönlendirme ile sağlarsınız. Düşünmek, odaklanmak, hızlı hareket etmek, engelleri aşmak için var olan gücümüzü kullanmak, zaman yönetimini en iyi şekilde yapmak ve hedefe ulaşmak.. Ne kadar farkındasınız bilemem ama aslında bir iş başardınız, başarının keyfini çıkartın...
Bir diğeri su altından yüzme şeklidir. Su altında derinlerde yüzmenin tadı çok farklıdır. Su altına indiğinizde dış dünyayla bağlantınız kesilmiştir, artık suyun şefkatli kolları arasındasınız hatta anne karnında gelişim düzeyinde bebeğin anne ile bütünleşmesinin bir benzeri gibidir sanki bu. Her zerrenize dokunur, okşar su ve siz kendinizi yerçekiminden uzak boşlukta tüm hafifliğinizle tekrar keşfedersiniz. Kendinizi keşfetmeniz gibi eğer denizde iseniz farklı dünyaları da keşfedersiniz. Su altından yüzmeyi seviyorsanız benim gibi yenilikler peşindesinizdir, merak duygunuz itici gücünüz olmuştur ve yeni keşifler yapmak istiyor olabilirsiniz, ne dersiniz? Dibe inme esnasındaki ilk hareketler ve bu kısa yolculuk en heyecan verici dakikalardır aslında, adrenalin sevenler için harika bir deneyimdir. Fakat tüm bu hoş duyguların yanında korku ve gerilim vardır bu tecrübede. Dipte yüzmek derinliklere inmek evet harika bir duygu olabilir lakin cesaret ister.
Çünkü nefesinizi ne kadar tutabileceğiniz, ne kadar sürede yeterli oksijeni soluyabilmek için su yüzeyine ulaşabileceğiniz gibi bilgiler için zihinsel bir hesap gerekir ve gerekli hesaplamadan sonrası bu süre için yeterince seri hareket etmeniz zorunluluğunuz vardır yani risk vardır. Bu risk ise aslında bir ucu yaşam diğer ucu ölüm olan büyük tehlike içeren bir risktir.
Dibe inme kararı verirken bu büyük riski de göze almış olursunuz. Su yüzeyine doğru suyun görünmez merdivenlerinden yukarı tırmanırken tekrar nefes alarak yaşamı devam ettirebilme veya ettirememe korkusunun ürettiği gerilim içindesinizdir. Ama yüzeye ulaştığınızda aldığınız haz yaşadığınız tüm korkuları zorlukları unutturur ve keyif aldığınız bir deneyim olarak zihninize yerleşir. Hayatta böyle değil midir? Bazen büyük hedefler belirlersiniz veya hayat hedefler belirler size, kader karşınıza büyük imtihanlar çıkarır yada anlık fırsatlar sunar, yeterince zamanınız yoktur, ya tamamen kaybedecek ya da tamamen kazanacaksınızdır. İşte o anda bir karar vermeniz gerekir ki cesaretle başlayıp inançla adım atılan, tüm riskleri göze alarak sonuca odaklanılan bir süreçle karşı karşıyasınızdır. Korkularınıza sonuçta alacağınız hazzı kalkan yapar ve sonuca doğru ilerlersiniz. T. S. Eliot’un dediği gibi “Sɑdece fɑzlɑ ileri gitme riskini göze ɑlɑnlɑr, ne kɑdɑr ileri gidebileceğini öğrenir.” Bir tecrübemiz vardır artık, derinlere indik ve tekrar çıkarken öğrendiklerimiz hayat yolumuza ışık tutabilir veya bir iş daha başarmanın hazzıyla mutlu olur ve kendimize olan güvenimizin artması ile zorluklara karşı daha dirayetli olabilir, manevi gücümüzle yaşamı daha sıkı kavrayabiliriz.
Yine suyla beraberiz ve bu defa kurbağalama tekniği ile ilerleyelim. Kurbağalama en yavaş ilerlenen yüzme stilidir. Bu teknikte sizi rahatlatan düşünce veya hayat yolunun ortak noktası ne olabilir diye merak ediyorsanız yine “bence”sini paylaşayım. Kurbağalama tekniğinin özelliği kol ve bacakların eş zamanlı olarak yanlara açılmasıdır. Aslında ellerinizle başlayıp kollarınızla devam eden suyu yanlara doğru kuvvetle iten hareketlerle kendinize suyun içerisinde bir koridor açarsınız. Açtığınız koridorda yavaş adımlarla kendinizden aldığınız içsel güç ve yine kendinize olan güveninizle ağır ağır fakat sağlam adımlarla ve her şeyden önemlisi huzur ve sükunetle hedefe ilerlersiniz. Zaman sınırınız yoktur önemli olan hedefe ulaşarak başarı sağlamanızdır. Ne kadar yorulsanız da kendi açtığınız hayat tüneliniz de attığınız her adım sizi huzura kavuşturur. Bu stil size sabırla hareket etmeyi öğretir aslında, hayat yolunda bazen uzun zaman gerektiren hedeflerimiz vardır ve sabırla yürümemiz gerekir. Sabrın sonundaki selamete geldiğinizde hedefe ulaşmışsınızdır ve sükunetle ulaştığınız bu başarıyı derin bir nefesle rahatlayarak huzurla taçlandırırsınız. Farklı hissiyat ve düşüncelerle de olsa yine kendinize olan güveniniz artmıştır.
Son olarak sırt üstü yüzme stilini de unutmayalım. Başınız suyun yüzünde ve nefes alma probleminizin olmadığı az miktarda güç sarf edilerek ilerlenen bir tekniktir. Sizin çok fazla çaba sarf etmenize ihtiyaç yoktur çünkü suyun kaldırma kuvveti su yüzeyinde kalmanız için yeterlidir. Uzanırsınız suyun yüzeyine yumuşacık bir döşeğe uzanır gibi. Gözleriniz tamamına sahip çıkarcasına gökyüzünü izlemektedir. Yorgunluklarınızı geride bırakmış, tüm yüklerinizi sırtınızdan indirmiş ve suya bırakmışsınızdır. Kaygısızca hedefe doğru huzurla yönelmiş ve omuzlarınızdaki yüklerden arınmanızın keyfiyle kendinizi gökyüzünde uçarcasına özgür hissederek ilerlemektesinizdir.
Bu rahatlamayla hayal dünyanız harekete geçer ve sizi istediğiniz her huzur ortamına yolculuğa çıkarır. Kanatlarınızla huzur atmosferinde süzülürsünüz. Hedefe ulaştığınızda bir iş başarmaktan daha öte keyifli bir deneyim yaşamışsınızdır. Hücrelerinize kadar hafiflemiş, zihninizdeki tüm sorunlardan uzaklaşmış stresinizi geride bırakmış ve benliğinizin kendisi tek başına huzur olmuştur. Hayatta gerçek dostlarımız bizim sırt üstü yolculuk yaptığımız en büyük rahatlama kaynağımızdır bence. Onlarla sohbet ederiz, ihtiyacı olduğu anlarda yanında olmaya çalışırız, sarılırız hatta dayanacağı omuz oluruz gerek maddi gerek manevi destek oluruz ve bu sayede yüklerimizden arınırız, anlaşılmanın rahatlığıyla hafifleriz, sevgimizi paylaşır hayaller kurarız.
Bu kalabalık dünyada yalnız kalmışızdır ve dost döşeğine uzanır dinleniriz. Yüzümüzdeki sükunetle süslenmiş bir gülümsemedir gerçek dost aynı sırt üstü yüzme stilinin verdiği haz gibi..
Anlatmaya çalıştığım gibi benim için yüzme bir spordan çok daha öte bir eylemdir ama kişinin yüklediği anlama dayalı bir aktivite oluşu ile farklılaşan bir eylem...
Dr. Emoto’nun su deneyini izlemenizi öneririm. Suyun hafızası vardır ve suya ne verirseniz o da size onu verir.
Ben suyu sevgiyle kucaklıyorum ve olumlu duygularla dolu anlamlar yüklüyorum o da bana sevgiyi huzuru uyumu cömertliği şefkati veriyor. Yüzmek de bu alışverişin, grup çalışmasının aracı bence.
Şunu da ekleyeyim son olarak; bu duygu ve düşünceler de yüzerken buldu beni... Yani faydası tescilli...
Yüzün ve yaşayın.