İnişleriyle çıkışlarıyla her birimiz kendi hayatımızı yaşıyoruz. Bazen mutluluktan uçarken başka bir zaman hüznü derinden yaşayabiliyoruz. Neyse ki yaratılışımız gereği mutluluğun tadını çıkarmak kadar sıkıntılarla baş etme gücüne de sahibiz. Fakat bazen hayattaki tüm olumsuzlukların işbirliği yapıp üzerimize yürüdüğünü hissederiz. Sanki tüm dünyanın yükü bizim sırtımızdaymış da tüm gücümüzü almış götürmüş gibi gelir. Bu durumda sıkıntılar anormal boyutlara tırmanır ve bizi depresyona itebilir. 

Peki nedir depresyon ?

Depresyon bazılarımıza göre irade güçsüzlüğü, üzüntünün abartılması, bazılarımıza göreyse bir akıl ve ruh hastalığıdır. Oysaki depresyon bunlardan hiçbiri değildir. Bize sıkıntı verici bir ya da birkaç olayın tetiklemesiyle ya da genetik yapımızın depresyona yatkın olması nedeniyle seratonin ve noradrenalin adlı hormonlarımız düzensiz salgılanmaya başlar. İşte bu durumda depresyon başlar. Normal sıkıntı ve üzüntü halinde birkaç saat ya da bir kaç gün sonra sıkıntı ve üzüntünüz hafifler ya da geçer. Sevdiğiniz şeyleri yapmak, rahatladığınız mekânlarda dolaşmak iyi gelir. Fakat depresyondaysanız gittiğiniz her yere depresyonunuzu da götürürsünüz. Hayattan zevk alamazsınız, aşırı iştah ya da iştahsızlık, aşırı uyku ya da uykusuzluk yaşarsınız. Uyusanız bile yataktan her kalkışınızda kendinizi dinlenmiş değil, yorgun hissedersiniz. İşe yaramazlık suçluluk hissi içindesinizdir, sebebini bilemediğiniz ağlamalarınız olur. Bir de hiç olmadığınız kadar unutkan olursunuz, öyle ki neyi unuttuğunuzu bile unutabilirsiniz.

Peki depresyon tek tip midir?

 

Depresyonun birden çok çeşidi vardır. Örneğin; melankolik depresyonda aşırı yorgunluk, çökkünlük, yaşamdan zevk alamama gibi belirtiler ön plandayken, mevsimsel depresyonda mevsime girişlerde, özellikle sonbaharda, yoğun hüzün ve ağlama hissi ön plandadır. Bu nedenle hazan mevsimi hüzün mevsimi  diye nitelendirilir. Tipik depresyonda aşırı uykusuzluk, iştahsızlık baş gösterirken, atipik depresyonda aşırı uyku ve iştah söz 

konusudur. 

• Depresyon sadece duygusal anlamda değil, fiziksel anlamda da kendini gösterir. Örneğin; depresyondayken baş, mide ve kas ağrıları, sindirim ve dolaşım sistemi bozuklukları yaşayabilirsiniz. Depresyon, gündelik yaşamınızı bozmakla kalmaz, çok yoğun, gereksiz bir acı ve ızdıraba yol açar. Arkadaşlarınızla ve ailenizle ilişkilerinizi, işinizi ve hayata bakış açınızı negatif anlamda değiştirecek kadar tesirlidir. İhmal edilir ve tedaviye başvurulmazsa özel hayatınızı olduğu kadar akademik kariyerinizi de olumsuz etkileyebilir.

• Yukarıdaki belirtileri en az 15 günden fazla bir süredir yoğun olarak yaşıyorsanız, bir uzmandan destek almanız faydalı olacaktır. Çünkü depresyon, tedavisi görülmezse en iyi ihtimalle yaklaşık 9 ay peşinizi bırakmayabilir. Uzmanların kontrolünde ise bir kaç haftaya kalmadan depresif durumunuz ortadan kalkabilir. Bunun yanında aşağıdaki noktaları dikkate almanız da işe yarayacaktır.

• Depresyonu kişisel eksiklik ve iradesizlik olarak algılamayın, herkesin hayatında en az bir kez depresyon geçirme riski taşıdığını unutmayın. Yapılan araştırmalar, her 5 kadından 1'inin ve her 10 erkekten 1’inin yaşamı boyunca bir kez depresyon geçirdiğini; yaş, ırk, milliyet ve mesleği, öğrenim durumu ve gelir düzeyi ne olursa olsun herkesin depresyona girebileceğini göstermiştir. 

• Siz ya da çevrenizdeki kişiler, uykusuzluk ve aşırı ağlamalarınızı sinir bozukluğu diye nitelendirip size sakinleştirici ilaçlar ya da uyku ilaçları önerebilirler. Uzman kontrolünde olmaksızın bu tip ilaçları asla kullanmayın. Kontrolsüz kullanılan ilaçlar durumunuzu daha da kötüye götürebilir.

• Hayatınıza dair önemli kararları depresyondayken almayın.

• Hüzünlü ve karamsar şarkı ve filmlerden uzak durun.